NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’T-TALAK

<< 1618 >>

باب ما جاء في الخلع

35- Kadın'ın Bir Bedel Karşılığında Kocasından Boşanması ( Hul' )

 

أخبرنا إسحاق بن إبراهيم بن راهويه قال أنبأنا المخزومي وهو المغيرة بن سلمة قال حدثنا وهيب عن أيوب عن الحسن عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال المنتزعات والمختلعات هن المنافقات قال الحسن لم أسمعه من أحد غير أبي هريرة قال أبو عبد الرحمن الحسن لم يسمع من أبي هريرة شيئا

 

[-: 5626 :-] Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Geçerli bir mazereti olmadan hul' yoluyla boşanmak isteyen kadınlar, münafık olan kadınlardır" buyurdu.

 

Mücteba: 6/168; Tuhfe: 12256 .

 

Bu Hadis'i, Kütüb-i Sitte sahipleri içinde sadece Nesai rivayet etmiştir.

 

Hul' : Kadın aldığı mehir'i yada mal yada parayı kocasına verip boşanmak ister, bu tür boşanmaya Hul' denir. Sebep var iken caizdir. Ancak sudan sebeplerle yapılırsa yukarıdaki hadis'e muhatap olur.

 

 

أخبرنا محمد بن سلمة المصري قال أنبأنا بن القاسم عن مالك عن يحيى بن سعيد عن عمرة بنت عبد الرحمن أنها أخبرته عن حبيبة بنت سهل أنها كانت تحت ثابت بن قيس بن شماس وأن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى الصبح فوجد حبيبة بنت سهل عند بابه في الغلس فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم من هذه قالت أنا حبيبة بنت سهل يا رسول الله فقال ما شأنك قالت لا أنا ولا ثابت بت قيس لزوجها فلما جاء ثابت بن قيس قال له رسول الله صلى الله عليه وسلم هذه حبيبة بنت سهل قد ذكرت ما شاء الله أن تذكر فقالت حبيبة يا رسول الله كل ما أعطاني عندي فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لثابت خذ منها فأخذ منها وجلست في أهلها

 

[-: 5627 :-] Amre binti Abdirrahman bildiriyor: Habibe binti Sehl, Sabit b. Kays b. Şemmas'ın karısı idi. Bir gün henüz gün ışımadan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sabah namazına çıkarken Habibe'yi kapısının önünde gördü. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Kimsin?" diye sorunca, Habibe: "Ya Resulalıah! Sehl'in kızı Habibe'yim'' karşılığını verdi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Neyin var?" diye sorunca, Habibe: "Artık kocam Sabit b. Kays ile bir arada olamayız" karşılığını verdi. Daha sonra Sabit b. Kays gelince, Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ona: "Sehl'in kızı Habibe yanımda ve bana söylemesi gereken herşeyi söyledi" dedi. Habibe de: "Ya Resulalıah! Bana vermiş olduğu her şey yanımda" deyince, Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), Sabit'e: 'Verdiklerini ondan al!" emrini verdi. Sabit onları aldıktan sonra da Habibe ailesinin yanına gidip onlarda kaldı.

 

Mücteba: 6/169; Tuhfe: 15792.

 

Diğer tahric: Hadisi Ebu Davud (2227), Ahmed, Müsned (27444) ve İbn Hibbban (4280) rivayet etmişlerdir.

 

 

أخبرنا أزهر بن جميل البصري قال حدثنا عبد الوهاب هو الثقفي بن عبد الحميد قال حدثنا خالد هو الحذاء عن عكرمة عن بن عباس أن امرأة ثابت بن قيس أتت النبي صلى الله عليه وسلم فقالت يا رسول الله ثابت بن قيس أما إني ما أعيب عليه في خلق ولا دين ولكني أكره الكفر في الإسلام فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أتردين عليه حديقته قالت نعم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أقبل الحديقة وطلقها تطليقة

 

[-: 5628 :-] ibn Abbas bildiriyor: Sabit b. Kays'ın hanımı, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelip: "Ya Resulalıah! Sabit b. Kays ne ahlakı, ne de dini yönden kınayacağım biri değildir fakat, Müslüman olarak küfre götürecek hareketleri de yapmak istemiyorum" dedi ve ondan ayrılmak istediğini belirtti. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Peki sana verdiği bahçeyi ona geri verir misin?" diye sorunca kadın: "Veririm" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Sabit'e: "Bahçeyi ondan kabul et ve bir talakla boşa" buyurdu.

 

Mücteba: 6/169; Tuhfe: 6052.

 

Diğer tahric: Hadisi Buhari (5273, 5274, 5275, 5276, 7277) ve İbn Mace (2056) rivayet etmişlerdir.

 

 

أخبرنا الحسين بن حريث المروزي قال حدثنا الفضل بن موسى قال حدثنا الحسين بن واقد عن عمارة بن أبي حفصة عن عكرمة عن بن عباس قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن امرأتي لا تمنع يد لامس فقال غربها إن شئت قال إني أخاف أن تتبعها نفسي قال استمتع بها

 

[-: 5629 :-] ibn Abbas der ki: Adamın biri, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelip: "Karım kendisine dokunanıara karşı çıkmıyor" dedi. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Onu boşa" buyurunca, adam: "Ama gönlümün onda kalmasından korkuyorum" dedi. Bunun üzerine Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "O zaman karın olarak kalsın" dedi.

 

5320 ile 5321. hadislerde geçti, bir sonraki hadiste yine gelecektir. - Mücteba: 6/169; Tuhfe: 6161.

 

Diğer tahric: Hadisi Ebu Davud (2049) rivayet etmiştir.

 

 

أخبرنا إسحاق بن إبراهيم قال حدثنا النضر بن شميل قال حدثنا حماد بن سلمة قال أنبأنا هارون بن رئاب عن عبد الله بن عبيد بن عمير عن بن عباس أن رجلا قال يا رسول الله إن تحتي امرأة جميلة لا ترد يد لامس قال طلقها قال إني لا أصبر عنها قال فأمسكها قال أبو عبد الرحمن هذا خطأ والصواب مرسل قد خولف النضر بن شميل فيه رواه غيره عن حماد بن سلمة عن هارون بن رئاب وعبد الكريم المعلم عن بن عبيد الله بن عمير قال عبد الكريم عن بن عباس وعبد الكريم ليس بذلك القوي وهارون بن رئاب ثقة وحديث هارون أولى الصواب وهارون أرسله أبواب اللعان

 

[-: 5630 :-] ibn Abbas'ın bildirdiğine göre adamın biri: "Ya Resulallah! Çok güzel bir hanımım var ama, kendisine dokunan erkeklere karşı çıkmıyor" dedi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) de: "Onu boşa!" karşılığını verdi. Adam: "Ama onsuz yapamam" deyince, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "O zaman yanında dursun" buyurdu.

 

Nesaİ der ki: Hadis bu şekilde hatalıdır ve doğrusu mursel olarak rivayet edilenidir. Başkası bu hadisi Harun b. Riab ve Abdulkerim el-Muallim vasıtasıyla İbn Abbas'tan naklederler. Ancak Abdulkerim kav! biri değildir. Harun b. Riab ise güvenilir birisidir. Bu bakımdan Harun'un rivayeti doğruya daha yakındır ve o da bunu mursel olarak rivayet etmiştir.

 

Aynı isnad ve metinle 5320. hadiste geçti. Bir sonraki hadisin tahricine bakınız.

 

 

 

[-: 5631 :-] Hamza b. Abdillah b. Ömer, babasından bildiriyor: Bir hanımım vardı ve babam Ömer ondan hiç hoşlanmıyordu. Bana: "Onu boşa" deyince ben boşamayı kabul etmedim. Ömer gidip Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e şikayette bulununca, bana: "Babanın sözünü dinle" buyurdu.

 

Tuhfe: 6701.

 

Diğer tahric: Hadisi Ebu Davud (5138), İbn Mace (2088), Tirmizi (1189), Ahmed, Müsned (4711,5051), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1386, 1387, 1388) ve İbn Hibban (426, 427) rivayet etmişlerdir.